Mirasın Reddi (Reddi Miras )

           Mirasın kazanılmasında külli halefiyet ilkesi hakimdir. Küllü halefiyet miras bırakana ait tüm hak ve borçları içerir malvarlığının halefe (mirasçıya) bütün olarak intikal etmesini ifade eder.  Mirasın kül halinde mirasçılara geçiş anı miras bırakanın ölüm anıdır. Miras, kendiliğinden herhangi bir onaya gerek duyulmaksızın miras bırakanın ölümüyle mirasçılara geçer. Miras bırakanın haklarının yanında yukarıda açıkladığımız üzere külli halefiyet gereği miras bırakana ait borçlar da - talebe bakılmaksızın- mirasçılar üzerine kül olarak geçer. Miras bırakanın ölümüyle birlikte borçların da mirasçılara geçmesi ve mirasçının kendi mal varlığı ile de sorumlu olmasından dolayı ortaya çıkan durumun mirasçı açısından sınırlandırılması için TMK 605-618 maddelerinde reddi miras hususu düzenlenmiştir.

1-MİRASIN REDDİ

Reddi miras, gerçek ret ile kanunun bu konuda öngördüğü karineden kaynaklanan hükmi ret olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

A-GERÇEK REDDİ

Ret hakkının kullanılmasında ehliyet

Mirasın reddinin sonuçlarının ehemmiyetin  dolayı redde ilişkin hakkı kullanacak kişinin ehliyeti önemlidir.

a-Tam ehliyetliler

Tam ehliyetliler TMK 10 .madde uyarınca ayırt etme gücüne haiz, kısıtlı olmayan ve ergin kişilerdir. Tam ehliyetli kişiler tek başına ret beyanında bulunabilir.

b-Tam Ehliyetsizler

Ayırt etme gücüne haiz olmayan kişiler tam ehliyetsiz kişilerdir. Tam ehliyetsiz kişilerin ret beyanları dürüstlük kuralına uygun olmadıkça geçersizdir. Tam ehliyetsizlerin ret beyanlarının geçerli olabilmesi için yasal temsilcileri aracılığıyla yapılmalıdır. Kişi velayet altında ise anne+ babanın ortak kararıyla, vesayet altına alınmışsa vasi tarafından vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi ile denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesinden izin alarak kullanılması gerekmektedir.

c- Sınırlı Ehliyetsizler

Ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlı kişiler sınırlı ehliyetsiz kişilerdir. Sınırlı ehliyetsiz kişiler yalnızca yasal temsilcilerinin onayıyla ret beyanında bulunabilirler. Kısıtlı veya küçüğün velayet altında olması durumunda anne+babanın ortak kararıyla vesayet altına alınmışsa vasi tarafından vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi ile denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesinden izin alarak kullanılması gerekmektedir.

d- Sınırlı ehliyetliler

Tam ehliyetli olmasına rağmen koruma amacıyla yasal danışman atanan kişiler sınırlı ehliyetlidir.

İki tür yasal danışman söz konusudur. TMK 426/2 uyarınca yönetim danışmanın atanmış olması durumunda yönetim danışmanı vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi ile denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesinden izin alarak kullanılması gerekmektedir.

e- temsilci aracılığıyla

Tam ehliyetli temsilci tarafındanda  mirasın reddi beyanında bulunmak mümkündür. Ancak Yargıtay uygulamaları yetkinin özel yetki şeklinde olması gerektiğinin altını çizmektedir.

 

Ret beyanına ilişkin şekil ve özellikler

  1. Red beyanın TMK 609 uyarınca sözlü ve yazılı şekilde yapılabilir. Yazılı veya sözlü beyan sulh hukuk mahkemesine yapılmalıdır. Yetkili sulh hukuk mahkemesi mirasın açıldığı yer sulh hukuk mahkemesidir. Yetkili mahkemeye karşı yapılmayan ret beyanı geçersiz kabul edilecektir.
  2. Ret beyanı kayıtsız ve şartsız olmalıdır.Ancak Tmk 614 uyarınca mirasçılar mirası reddederken kendilerinden sonra mirasçı olacak kişilerin mirası kabul edip etmeyeceklerini sorarak beyanda bulunabilirler
  3. Ret beyanı 3 ay içerisinde kullanılmak zorundadır. Resmi defter tutmadan sonra yapılan incelemeye karşı 1 ayda beyanda bulunulmalıdır. Resmi defter tutma talebi inceledikten sonra mirasçılara beyanda bulunması için 1 aylık süre verilecektir. Yine TMK 614 uyarınca mirasçı olacak kişilerin mirası kabul veya reddine ilişkin beyanın 1 aylık süre içerisinde yapılması gerekmektedir. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir.
  4. Yukarıda belirtilen sürelerin başlangıcı yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri tarih ,atanmış mirasçı için    miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirdiği tarihtir. Ancak bu süreler sulh hukuk mahkemesine yapılacak haklı sebeple başvuru neticesinde uzayabilir.
  5. Geçerli ret beyanının geri alması kural olarak geçersizdir. Ancak hile hata korkutma aracılığı ile alınmış geçersiz ret beyanının iptali her zaman söz konusu olabilir.

Bazı durumlarda miras ret hakkının düşmesi  söz konusu olabilmektedir.

  1. Mirasın geçişinde onay aranmamasına rağmen açık irade beyanıyla mirası kabul edilmesine ilişkin beyan ret hakkından feragat anlamına gelecek olup mirasın kabulü sonucu ortaya çıkacaktır
  2. Yukarıda da açıkça belirttiğimiz üzere mirasın reddi talebi hak düşürücü sürelere bağlı olup bu sürelerin geçmesinden sonra yapılan ret beyanı geçersiz olacaktır.
  3. Miras bırakanın arkasında bıraktığı tereke ile ilgili olarak terekenin olağan yönetimi niteliğinde olan işlerin dışındaki işlemleri yapan mirasçı mirası reddedemez. Yargıtay , mirasçının iradesinin sübjektif olarak ele alınması gerektiğini belirtmektedir. Tereke mallarını korumak olağan işler olmakla birlikte mirası kabul niyeti içerisinde yapıldığı düşünülen miras sebebiyle taksim işlemlerine girişilmesi, iptal ve miras davalarının açılması işlemleri tereke işlerine gereğinden fazla karışma olarak kabul edilmektedir ve mirasçı mirası reddedemektedir.
  4. Miras bırakanın arkasında bıraktığı terekede bulunan malın mirasçı tarafından diğer mirasçılardan mal kaçırmasına yol açacak iş ve işlemleri kasten yapması durumunda ceza olarak mirasçı mirası reddedememektedir.

 

B-MİRASIN HÜKMEN REDDİ

TMK 605 . maddeye göre miras bırakanın ödemeden aczinin açıkça belli veye resmen tespit edilmiş olması halinde miras reddedilmiş sayılacağı yönünde karine söz konusudur.

  1. Miras bırakanın ödemeden aczinin açıkça ortada olması

Miras bırakanın sosyal ve ekonomik çevresiyle aciz durumunun bilinmesi ve aciz durumu  her türlü delille ispatlanabilir.

Miras bırakanın ödemeden aczinin tespiti her zaman kolay olmamakla beraber yanlış anlamların da söz konusu olabilmesinden dolayı hakimin taktir yetkisi fazlasıyla önemlidir.

      2.Miras bırakanın ödemeden aczinin resmen tespit edilmesi

Miras bırakannın iflas kararı, aleyhinde icra takibi neticesinde aciz belgesinin alınması durumunda resmen tespit edilmiş sayılır.

Hükmen red beyanına ilişkin şartlar ve özellikler

a-Yukarıda da belirttiğimiz üzere hükmen red durumunda karine söz konusudur. Karinenin mevcut olmasından dolayı mirasçıların yapmaları gereken herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Ancak mirasçılar aksinin tespitini her zaman isteyebilirler.

b-Hükmen redde ilişkin tespit davası mirasçılar tarafından  tereke alacaklılarına karşı her zaman açılabilir. Mirasçılar tespit davasıyla ileride söz konusu olacak uyuşmazlıklara karşı kesin nitelikte belge elde edebilirler. Tespit davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup yetkili mahkeme ise mirasın açıldığı yer mahkemesidir.  Redde ilişkin tespit davası maktu harca tabidir.

c-Mirasçılar miras bırakanın borçlarından kişisel malvarlıkları ile sorumlu olduklarından dolayı tereke alacaklıların mirasçılara karşı açmış oldukları dava ile takiplerde  mirasın hükmen reddedildiği hususu itiraz olarak ileri sürülebilir.

d-Mirasın hükmen reddinde susma ret anlamına gelmektedir.

En yakın mirasçılar tarafından reddedilen miras sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilecek arta kalan kısım reddedilmemiş gibi mirasçılara verilecektir. Mirasın kabulü sulh hukuk mahkemesince yapılan tasfiyenin sonuna kadar mümkün olmaktadır.

2- MİRASIN REDDİNİN HUKUKİ SONUÇLARI

Mirasın reddine ilişkin hakkın kullanılmasıyla bu hakkı kullananlar mirasçılık sıfatını kaybedecektir. Bu beyanın kullanılması geçmişe etkili olarak sonuç doğuracaktır. Mirasın reddinin hukuki sonuçlarını yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar açısından ayrı ayrı ele alınacaktır.

a-Yasal mirasçıların mirası reddinin hukuki sonuçları

TMK 611.madde uyarınca mirası reddeden mirasçının payı, miras bırakanın ölümünde sağ değilmiş gibi diğer mirasçılara geçecektir. Miras payının geçişi mirası reddedenin alt soyunun olup olmamasına göre değişkenlik gösterecektir. Mirası reddeden kişinin alt soyunun olmaması durumunda aynı zümrede bulunan diğer mirasçılara geçecektir. Mirası reddedenin alt soyunun olması durumunda ise alt soy halef olacaktır.  Bu hususların dışında tüm yasal mirasçıların mirası reddetmesi durumunda TMK 612. Madde uyarınca iflas hükümlerine göre miras malları tasfiye edilecektir. Tasfiye sonucunda arta kalan değerler mirası reddeden mirasçılara adeta mirası reddetmemişler gibi dağıtılır. Tasfiye miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesinde görülecektir. Eş ile birlikte alt soyun olması durumunda alt soyda bulunan mirasçıların tamamının mirası reddetmesi durumunda tereke tamamen eşe geçecektir. Bu istisna eşin sadece birinci zümre olan alt soyda bulunan mirasçıların mirası reddetmesi durumunda geçerlidir.

Makalemizin başında da bahsettiğimiz üzere mirasçılar kendilerinden sonra mirasçı olacak olanlara mirası reddetmeden önce mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını isteyebilir. Bu durumda Sulh Hukuk Mahkemesi sonradan mirasçı olacaklara mirası kabul edip etmeyeceklerini bildirmek için 1 aylık süre verir. Sonradan gelen mirasçıların susması kabul anlamına gelmez. Sonradan gelen mirasçılar kendilerinden sonra  gelecek mirasçılar lehine reddetmek imkanına sahip değillerdir.

b- Atanmış mirasçıların mirası reddinin hukuki sonuçları

TMK 611. Maddenin ikinci fıkrası atanmış mirasçıların mirası reddetmesini düzenlemiştir.  ‘’ Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır.’’

Bu madde kapsamında mirasbırakanın atamış olduğu mirasçının mirası reddetmesi durumunda başka bir mirasçının atamasını veya payının başka bir mirasçıya geçmesini arzu etmesi gibi tasarruflarda bulunabilmesi ihtimal dahilinde olduğundan bu durumda miras bırakanın tasarrufuna göre mirasın kime kalacağı belirlenir. Böyle bir tasarrufun bulunmaması durumunda atanmış mirasçının payı en yakın yasal mirasçıya kalacaktır.

3- MİRASIN REDDİNDE ALACAKLILARIN KORUNMASI

Mirasın reddi ile birlikte mirasçıların alacaklıları zarar görebileceği gibi mirası reddeden mirasçıların alacaklılarının da zarar görmesi söz konusu olabilir.

           1.Mirası reddeden mirasçının alacaklılarının korunması

Mirasçının borca batık olması durumunda miras bırakanın  mirasını reddetmesi durumunda alacaklıların zarar görmesi söz konusu olabilir. Bu kapsamda TMK 617. Madde alacaklıları koruyucu hükümler içermektedir.  ‘’ Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.’’

Alacaklıların itiraz etmesi üzerine mirastan reddin iptaline karar verilirse miras tasfiye edilerek öncelikle itiraz eden alacaklılara, daha sonra diğer alacaklılara ödenir. Arta kalan kısım reddin geçerli olması durumunda bu durumundan yararlanacak mirasçılara ödenir.

Reddin İptali Davasının Şartları

-Mirasın reddeden mirasçının aktiflerinin pasiflerini karşılaması

-Mirası reddin mirasçının malvarlığının aktiflerinin pasifini karşılamadığını bilmesi ve alacaklıları zarara uğratma kastı ile hareket etmesi

-Mirası reddeden mirasçının alacaklılara yeterli güvence vermemesi

-6 aylık süre içerisinde açılmak zorundadır.

           2.Miras bırakanın alacaklılarının korunması

Miras bırakanın  alacaklıları, miras bırakanın mirasçılarına sağlığında herhangi bir sebeple bir kısım kazandırmalarda bulunmasından dolayı mağdur olma durumları söz konusu olabilir. Bu durumda olan alacaklıları korumak için 618. Madde düzenlemesi bulunmaktadır. ‘’Ödemeden aciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.’’

Bu kanun maddesi mirasçıların miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olmayacağı kuralının istisnasıdır.

Miras bırakanın alacaklılarının açacağı davanın şartları

-Miras bırakanın aciz durumda olması

-Mirasçılardan birisi miras bırakanın ölümünden önceki 5 yıl içerisinde kazandırmaları (eğitim öğretim ve çeyiz gibi giderler hariç )almış ve mirası reddetmiş olmalıdır.

-Alacağın tabii olduğu  zamanaşımı süresi içerisinde davanın açılmak zorundadır.

Mirasın reddine ilişkin hukuki işlemler mirasçılar açısından çeşitli sonuçlar doğurduğundan avukat aracılığıyla takip edilmelidir. Alanya’ da avukatlık bürosu olarak Miras Hukuku’na ilişkin konularda hizmet vermekteyiz.