
Tasarrufun iptali davası, alacaklının icra yolu ile alacağını ve alacağın fer’ilerini borçludan tahsil edememesi durumunda borçlunun icra takibinin sonuçsuz kalmasına neden olduğu kötü niyetli ve mal kaçırma amacıyla yaptığı tasarrufların iptal edilerek alacaklının alacağını almaya yarayan ve üçüncü kişilere karşı açılan şahsi nitelikli bir dava türüdür.
Tasarrufun iptali davalarında basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulüne tabi olmasının bir sonucu olarak tasarrufun iptali davaları adli tatilde görülmektedir. Tasarrufun iptaline ilişkin iddialar her türlü delille ispat edilebilir. Kanunda açıkça düzenlenen beş yıllık süre hak düşürücü süre olup davanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebilir.
İhtiyati Haciz
İhtiyati haczin talep edilmesi halinde mahkemece belirlenecek teminat miktarı neticesinde ihtiyati haciz kararı alınabilir.
Tedbir İcra ve İflas Kanununun 281. maddesinde;‘Hâkim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tâyin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taallûku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez’ denilmektedir.
Yasa koyucu, tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında alacaklının talebi üzerine mahkemece tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilebileceğini açıkça ortaya koymuştur.
Tasarrufun iptali davasının şartları
-Alacaklı ile borçlu arasında gerçek bir alacak ilişkisinin bulunması
-Alacağa yönelik icra takibi yapılmış ve kesinleşmiş olması
-Mal kaçırma ve kötü niyetle yapılan tasarruf işleminin alacağın doğmasından sonra yapılmış olması
-İcra takibi neticesinde alacağın tam olarak tahsil edilememesi
Taraflar
Davacı; Davacı, alacağını tam olarak tahsil edemeyen alacaklıdır.
Davalı/lar; Dava borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Davalı tarafta mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Mecburi dava arkadaşlığının sonucu olarak borçlu ile borçku tarafından hukuki muamelede bulunan üçüncü kişiye karşı davanın beraber yöneltilmesi gerekmektedir. Kimi zaman mal kaçırma amacıyla lehine tasarruf yapılan üçüncü kişi de yapılan tasarrufu başka birisine temlik edebilir. Kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Bu durumda da tüm bu taraflar da davaya dahil edilmelidir. Dördüncü ve beşinci kişiler arasında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur.
Yetkili Mahkeme
Tasarrufun iptali davaları yukarıda belirttiğimiz üzere şahsi nitelikli bir davadır. Tasarrufun iptali davasında herhangi özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. Maddesi gereği genel yetkili mahkeme davalının dava tarihindeki yerleşim yeridir. Davalıların birden fazla olması durumunu HMK’nın 10. Maddesi düzenlemiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. Maddesi gereği davalıların birden fazla olması durumunda bunlardan herhangi birinin de yerleşim yeri mahkemesinde de dava açılabilir. Tasarrufun iptali davalarında davalı tarafta mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olmasından dolayı davalıların herhangi birisinin yerleşim yerinde de davanın açılması mümkündür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. Maddesi uyarınca taraflar yetki sözleşmesi düzenleyebilirler. Bu durumda yetki sözleşmesinde belirlenmiş mahkemelerde davanın açılması mümkündür. ‘’ Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” -
Görevli Mahkeme
Tasarrufun iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Tasarrufun İptali Davasına konu olacak tasarruflar
Davaya konu olacak tasarruf işlemleri İcra ve İflas Kanunu’nun 278 , 279 ve 280. Maddelerinde düzenlenmiştir. Bu kapsamda ;
1-İvazsız tasarrufların iptali;
İcra ve İflas Kanunu’nun 278. Maddesi uyarınca bağışlamalar ile ivazsız tasarrufların iptali söz konusu olacaktır. Bahsedilen bağışlamalar ile ivazsız tasarruflara mutad (alışılmış) olan hediyeler dahil değildir. Söz konusu bağışlamalar ile ivazsız tasarruflara ilişkin müddet iki yıldan ibarettir.
‘’İİK 278 Mütat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır. Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez. Aşağıdaki tasarruflar bağışlama gibidir.
1. (Değişik : 9/11/1988-3494/53 md.) Karı ve koca ile usul ve füru, (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi’nin 11/7/2018 tarihli ve E.: 2018/9, K.: 2018/84 sayılı Kararı ile.)(1) (…) sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
2. Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri,
(Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 1987 /2367 E – 1987/3387 K sayılı Kararında ; Demek oluyor ki, haczin veya aciz belgesi verilmesinin kaynağını teşkil eden alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan iki yıllık süre içinde yapılan bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar geçersiz olmakla beraber, iki yıllık süre koşulu yanında alacaklardan en eskisinin tesis edildiği tarihin sınır kabul edilmesi koşulunun da aranması gerekmektedir. Daha açık bir ifade ile iki yıllık süre hiç bir zaman alacaklardan en eskisinin doğum tarihinden öteye geçmeyecek şekilde hesap edilmelidir.
2-Aciz halinde yapılan tasarrufların iptali
Borcu ödemeyen borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebiyle acizden( borca batıklıktan) veya iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılan tasarrufların iptaline karar verilebilir.
İİK 279 Aşağıdaki tasarruflar borcunu ödemiyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebile acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa yine batıldır:
1 – Borçlunun teminat göstermeği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler;
2 – Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler;
3 – Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/17-2087 Esas – 2015/1330 K. Sayılı kararında ‘’Yasa koyucunun iradesine bakıldığında haciz ve mal bulunamaması nedeniyle aciz halleri, bu sürenin başlangıcı bakımından birbirine eşit değerde görülmüştür. Esasen mal bulunamaması nedeniyle aciz, aynı Yasanın 105 inci maddesinde de düzenlenmiş ve borçlunun adresinde yapılan hacizde, haczi kabil mal bulunamadığına ilişkin tutanağın aciz vesikası hükmünde olacağı belirtilmiştir (İİK.m.143). Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi bakımından aciz vesikasının bir dava şartı olduğu düşünüldüğünde? bu düzenlemelerin paralellik arz ettiği tartışmasızdır. Nitekim 105 inci maddenin ikinci fıkrasında, haczi kabil malların yetersiz olduğunun anlaşılması halinde dahi haciz tutanağının geçici aciz vesikası sayılacağı ve bunun da tasarrufun iptali davasının açılması bakımından aranan dava şartını sağlayacağı vurgulanmıştır’’ demiştir.)
3-Zarar görme kastı sebebiyle yapılan tasarrufların İptali
Borçlunun malvarlığının pasifi aktifinden fazla olduğu durumlarda takip alacaklılarına zarar verme maksadıyla yapmış olduğu işlemlerin, işlemi yaptığı kişilerce bilindiği veya bilinmesini gerektiren hallerde söz konusu tasarruf iptal edilebilir. Borçlunun işlem yaptığı üçüncü kişinin dikkat ve özen göstererek borçlunun ekonomik durumunu ve zarar verme maksadını anlayabilecek durumda olması tasarrufun iptali için gereklidir. Üçüncü kişiler tarafından bu hususun aksi ispat edilirse tasarrufun iptali davası reddedilir.
İİK 280 (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/115 md.)
(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./66. md.) Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.
(Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)
(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/55 md.) Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.
Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.
(Yargıtay 2016/3326 E – 2018/7593 K sayılı kararında takibi yaptıklarını, ancak alacağın tahsilinin mümkün olmadığını, davalı ...'ın ... ili ... ilçesi 4424 ada 12 parsel 16 nolu bağımsız bölümde kayıtlı bulunan taşınmazı hakkında takibe başlamadan kısa bir süre önce kız kardeşi olan diğer davalıya devrettiğini, bu devrin muvazaalı bir devir olduğunu, devralan davalı ...'ın diğer davalı ...'ın kız kardeşi olduğunu, taşınmazı devralan ...'ın B.K nın 19. Maddesi ve İİK nın 280 maddesi anlamında borçlunun içinde bulunduğu durumu ve alacaklısına zarar verme kastını bildiğini ve bilecek durumda bulunduğunu, belirterek İİK 277 ve devamı maddeleri ile BK 19 maddesi gereğince müvekkili ... bakımından iptaline ve dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkilinin cebri ... yapabilme yetkisi verilmesini talep ve dava etmiş , bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre.. hükmün onanmasına ‘’ karar vermiştir.)
Sonuç
Tasarrufun iptali davası, alacaklılardan mal kaçırma amacıyla hareket eden borçlulara karşı açılan, borçlunun mal kaçırma amacıyla yapmış olduğu işlemleri bertaraf eden ve alacaklının alacağına kavuşmasını sağlayan bir dava olduğundan dolayı avukat aracılığıyla takip edilmelidir. Alanya’ da avukatlık bürosu olarak tasarrufun iptaline ilişkin davalarda hizmet vermekteyiz.